Gıybet odur ki, gıybet edilen adam hazır olsaydı ve işitseydi, kerahet edip darılacaktı. Eğer doğru dese, zaten gıybettir. Eğer yalan dese, hem gıybet, hem iftiradır; iki katlı çirkin bir günahtır.

Akşam Namazı

0

Posted by fallinlove | Posted in | Posted on 15:18


Akşam namazı için böyle bir vakitte, fıtraten bir cemâl-i bâkîye âyine-i müştak olan ruh-u beşer, şu azîm işleri yapan ve bu cesîm âlemleri çeviren, tebdil eden Kadîm-i Lemyezel ve Bâkî-i Lâyezâlin Arş-ı Azametine yüzünü çevirip, bu fânîlerin üstünde "Allahu Ekber'' (Allah en büyüktür, en yücedir) deyip, onlardan ellerini çekip, hizmet-i Mevlâ için el bağlayıp, Dâim-i Bâkînin huzurunda kıyam edip; "Elhamdulillah" (Ezelden ebede her türlü hamd, şükür, övgü ve minnet Allah'a mahsustur. ) demekle kusursuz kemâline, misilsiz cemâline, nihayetsiz rahmetine karşı hamd ü senâ edip;
   ( Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz. (Fâtiha Sûresi: 5.))  demekle muînsiz Rubûbiyetine, şeriksiz Ulûhiyetine, vezirsiz saltanatına karşı arz-ı ubûdiyet ve istiâne etmek;
hem nihayetsiz kibriyâsına, hadsiz kudretine ve âcizsiz izzetine karşı rükûa gidip, bütün kâinatla beraber zaaf ve aczini, fakr ve zilletini izhâr etmekle  (Yüce olan Rabbimi her türlü noksandan tenzih ederim) deyip, Rabb-i Azîmini tesbih edip; hem zevâlsiz cemâl-i Zâtına, tegayyürsüz sıfât-ı kudsiyesine, tebeddülsüz kemâl-i sermediyetine karşı secde edip, hayret ve mahviyet içinde terk-i mâsivâ ile muhabbet ve ubûdiyetini ilân edip, hem bütün fânîlere bedel bir Cemîl-i Bâkî, bir Rahîm-i Sermedî bulup,  ( En yüce olan Rabbimi her türlü noksandan tenzih ederim.) demekle zevâlden münezzeh, kusurdan müberrâ Rabb-i Âlâsını takdîs etmek; sonra teşehhüd edip, oturup bütün mahlûkatın tahiyyât-ı mübârekelerini ve salâvât-ı tayyibelerini kendi hesâbına o Cemîl-i Lemyezel ve Celîl-i Lâyezâle hediye edip ve Resûl-i Ekremine selâm etmekle bîatını tecdid ve evâmirine itaatini izhâr edip ve imânını tecdid ile tenvir etmek için şu kasr-ı kâinatın intizam-ı hakîmânesini müşâhede edip Sâni-i Zülcelâlin vahdâniyetine şehâdet etmek;
Hem, saltanat-ı Rubûbiyetin dellâlı ve mübelliğ-i marziyâtı ve kitâb-ı kâinatın tercüman-ı âyâtı olan Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmın risâletine şehâdet etmek demek olan mağrib namazını kılmak ne kadar latîf, nazîf bir vazife, ne kadar azîz, leziz bir hizmet, ne kadar hoş ve güzel bir ubûdiyet, ne kadar ciddî bir hakikat ve bu fânî misafirhânede bâkiyâne bir sohbet ve dâimâne bir saadet olduğunu anlamayan adam, nasıl adam olabilir?

Comments (0)

Yorum Gönder